İLÇE BAŞKANIMIZ SAYIN SEÇKİN TURAN'IN İSTANBUL'UN FETHİ KUTLAMA MESAJI
29 MAYIS 2013 İLÇE BAŞKANIMIZ SAYIN SEÇKİN TURAN'IN İSTANBUL'UN FETHİ KUTLAMA MESAJI
Fatih Sultan Mehmet Han (Hz.); 1451'de babasının ölümünden sonra Padişahlık tahtına oturmuş ve ilk iş olarak İstanbul'un Fethi'ni programına almıştır. Fetih ruhu ile yoğrulmuş ve Bu anlayışla devrinin teknolojisinden faydalanarak, askerlerini ve tüm starejilerini bu disiplin çerçevesinde programlamış,yetiştirmiştir.
Bizans'ın geçit vermez surlarını yıkabilmek için, 1,5 kilometre uzağa fırlatılabilen 2 ton ağırlığında toplar döktürmüş. Ayrıca "Havan topu"nuicad etmiştir.
Bu sırada Bizans'ın durumu hiç de iç açıcı değildi. Halk ahlakî ve ekonomik çöküntüden bıkmış, Konstatin'in zulmünden yılmıştı. O kadar ki halk "Hristiyan külahı görmektense, Müslüman sarığı görmek daha iyidir." diyecek duruma gelmişti. Çünkü o dönemde Osmanlı "Adil bir dünya düzeni" kurmayı başarmış, dünyanın hayranlığını kazanmıştı.
İstanbul'u fethetmekte kararlı olan II. Mehmet tarihin ilk ağır toplarını döktürdü. karadan ve denizden kuşatılması gereken bu şehir için her türlü tedbiri aldı. "Ya ben İstanbul'u alırım, ya da İstanbul beni." diyerek Ölümü göze alacak kadar kararlı olan bir insanın elinden hiçbir şey kurtulabilirmiydi. Düşmanların hayalbile edemeyeceğı şeyleri "gerçek" haline getirmiş, Donanmayı bir gecede Dolmabahçe'den Haliç'e Gemileri karadan yürüterek indirmeyi başaran büyük Padişah,Hocası Akşemsettin Hazretlerinin izni ve duası ile kuşatmayı başlatarak 53 gün durmadan surları döğüyor ve Geçit vermez surlar delik-deşik oluyordu. Ancak Bütün çabalara rağmen İstanbul düşmüyordu. Bu durum Hz.Fatihi rahatsız etmiş ve Son gece hocasının yanına gelerek:
- "Hocam, ne olur, artık himmet buyurun da İstanbul'u fethedelim." diye ağlıyordu.
Akşemsettin Hazretleri kısa bir uykuya dalıyor, rüyasında "Ebu Eyyüb el-Ensarî'nin kabri gösteriliyordu. Bu fethin müjdecisiydi. Gece yarısı "Talebesini yeniden çağırıyor, 29 Mayıs sabahı için son hücum emrini veriyordu. Gerçekten bu son hücuma surlar dayanmıyor, İstanbul Osmanlıya teslim oluyordu. Surlara Tevhid Bayrağı'nı dikme şerefi ise ulubatlı Hasan'ın... Genç ulubatlı, bir ok yağmuruna maruz kalmasına rağmen, azim ve kararlılığından hiç bir şey kaybetmiyor, bayrağı burçlara diktikten sonra şehitlik rütbesine yükseliyordu.
Fatih'in ordusunda, Ulubatlı Hasan misali Peygamber müjdesine ulaşmanın aşk ve iştiyakiyle yanıp tutuşan, Anadolu'nun binlerce bağrı yanık delikanlılarının Her biri genç neslin ideal örneği olması gereken yiğitleridir...
Fatih, önde hocası Akşemsettin Hazretleri ile birlikte çoşkulu bir törenle İstanbul'a giriyordu. Bizans halkı ve kadınlar yollara dökülmüş, genç Fatih'i selamlıyor, üzerine çiçekler atarak tebrik ediyorlardı. Çünkü Bizanslılar, Osmanlı'nın zulmetmeyeceğini çok iyi biliyorlardı. Büyük İmparator, Bizanslıları dinlerinde serbest bıraktı ve mabedlerine dokunmamıştır.
Fatih İstanbul'a girerken, Bizans halkı öndeki "Akşemsettin"i padişah zannediyor, Akşemsettinise "hükümdar arkada" işaretini yapınca, Osmanlıdaki edep, terbiye ve inceliğe bakın ki, Fatih şöyle karşılık vererek;
"- Evet, hükümdar benim, lakin o da benim Hocam'dır!" diyordu.
Fetih'ten sonra, başkent, Edirne'den İstanbul'a taşınıyor ve Daha önce Trakya bölgesi fethedildiği için, İstanbul ortada kalmış, fetihle birlikte Trakya ile Anadolu arasındaki köprü de kurulmuş oluyordu.
İstanbul'un Fethi, yıkılmaz sanılan Bizans surlarının yıkılabileceğini, "sağlam bir inanç ve İmanın “gerçeğini ortaya çıkarmıştı.
İşte bu günlerde zalim zulümlerinin kol gezdiği, Kaos, huzursuzluk, Kan, Göz yaşı ve Para saltanatının hüküm sürdüğü bir dünyada fetih ruhuna o kadar muhtacız ki... Fetih anlayışı ve inancı, insanımıza inanç ve iman gücü kazandıracak, azim ve fedakarlık duygularını canlı tutacaktır.
Bu inaçla soruyorum sizlere; Millet olarak, genç nesle zafer ve başarılarımızı yeteri kadar anlatabiliyormuyuz.Eğer, Çanakkale, İstanbul, Preveze, Mohaç, Varna gibi zaferlerin birini Batılılar gerçekleştirmiş olsalardı, sırf onun için yüzlerce film yapar, bu başarısını yeni nesle anlata anlata bitiremezlerdi. İşte bu şuur ile Bize düşen "Fatih ruhu"nu genç nesle taşımak ve yaşanmaya değer hayatın olduğunu aşılamaktır.
Zaferlerimizi tanıtalım ki, "gençlerimiz inançları uğrunda fedakarlık yapabilme" zevkini tatsınlar. Kahramanlarımızı tanıtalım ki, her gencimiz "Fatih, Ulubatlı Hasan, Yıldırım, Yavuz, Seyyid Çavuş" olmaya özensin. Fetih bereketiyle, bütün insanlığın yüzü gülsün derken, Peygamber efendimiz (s.a.v) “İstanbul muhakkak fetholunacaktır. Bunu gerçekleştirecek ordunun kumandanı ne mutlu kumandan ve askeri ne mutlu askerdir” buyruğunu;
“ Ya İstanbul’u alırım, ya İstanbul beni. (Fatih Sultan Mehmet)” hiçbir zaman unutmamamız gereken sözlerdir. Bu anlayışla Büyük İmparator Osmanlı torunlarının Fetih bayramlarını tebrik eder tüm islam alemine birlik ve kardeşlik, Dünya milletlerine ise adalet ve hoşgörü getirmesini diler, şehitlerimize Allahtan rahmet, Gazilerimize saygı, Türk Milletine Fatihin izinden ayrılmamalarını temenni eder saygılar sunarım.
SEÇKİN TURAN
AK PARTİ EYÜP İLÇE BAŞKANI